Hukuki Makalelerimiz
Boşanma Davası Açılması ve Hukuki Süreç
- En Önemli ve Öncelikli Adım Karar Vermektir :
Boşanma Davasının en olmazsa olmaz şartı gerçekten boşanmayı istemenizdir. Unutmayın ki bu yolda karşınıza çıkabilecek engelleri aşma azminiz sizin en büyük yardımcınız olacaktır. Mutlaka hatırlanmalıdır ki , evlenirken size yardım eden insanların çok büyük kısmı siz boşanırken yardımcı olmayacaklardır. Bu yolda gerçekten çok kararlı olmalısınız. Eğer kararsızsanız bu yola hiç girmeyin diyoruz. Bir diğer önemli konu boşanma davasının açılmasını doğuracağı sonuçları önceden düşünmek ve bunlara göre tedbir almaktır. Boşanma davası açıldıktan sonra evinizde mi kalacaksınız yoksa o mu gidecek ? Kirada iseniz kirayı kim ödeyecek ? Mali durumunuz bundan nasıl etkilenecek ? Çocuklarınız eşinizle nasıl görüşecek ve okul durumları nasıl olacak ? Yeni bir işe mi başlayacaksınız? Ailenize bu durumu nasıl aktaracaksınız ? Bütün bunlarla baş ederken psikolojinizi nasıl sağlam tutacaksınız ? Bu ve pek çok sorunun cevabını önceden hazırlamanız işlerinizi çok kolaylaştıracaktır.
- Boşanırken Çocuğunuza Zarar Vermemekte Kararlı Olun
Boşanma sizin ve eşiniz arasında yaşanan bir durumdur. Bu durum ikinizin arasında kalmalıdır. Boşanmada çocukların silah olarak kullanılması yaşanabilecek en kötü durumlardan birisidir. Bu durum çocukların minik kalplerinde kapanmayacak yaralar açmaktadır. Öyle ki bu kapanmayan kalp yaraları çocuğunuzun bir ömür boyunca canını acıtacaktır. Medeni bir şekilde boşanabilmek çocuğunuza yapabileceğiniz en büyük iyiliklerden biridir. Yaşadığımız tecrübeler, boşanmada silah olarak kullanılan çocukların ruhen ve bedenen daha sağlıksız olduklarını göstermektedir. Boşanma süreciniz devam ederken çocuğunuzu eşinize göstermemek , eşinizi çocuklarınıza kötülemek veya çocuklarınıza nafaka vermemek çok yanlış davranışlardır. Bu yanlış davranışları yapmamakta kararlı olmanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. Çünkü sizin bir yetişkin olarak zorluklarla mücadele ettiğiniz konularda çocuğunuzun zayıf ve aciz olduğunu hatırlayın.
- Avukat Bulun
Boşanma konusunda diğer önemli bir konu iyi bir boşanma avukatı bulmaktır. Çünkü boşanma yolundaki en önemli yardımcınız emin olun boşanma avukatınız olacaktır. Boşanma sürecinde avukata ihtiyacın yok diyenlere aldırmayın. Makul sürede ve mümkün olan en kısa yoldan boşanabilmek için işinin ehli yani profesyonel bir boşanma avukatı çok önemlidir. Hayatınızda ilk defa karşılaştığınız bir konuda profesyonel yardım almak çok yerinde ve çok akıllıca bir karar olur. Adliyelerde avukatsız iş yapmaya çalışıp boşanma davasını kördüğüme çeviren pek çek kişi herkese ibrettir. Boşanma sürecinde karşılaşma ihtimaliniz olan engeller hakkında avukatınız sizi bilgilendirecektir. Ayrıca önemli karar verme anlarında sizin doğru kararı vermenize yardım edecektir.
Boşanma avukatı ararken daha önce boşanmış tanıdıklarınızdan yardım alabilirsiniz. Bulduğunuz avukat isimleri hakkında internette araştırma yapabilirsiniz. Burada en önemli nokta tutacağınız avukatın profesyonel bir boşanma avukatı olduğunu bilmektir.
- Ödeyeceğiniz Avukatlık Ücreti ve Masraflar
En çok merak edilen konulardan biri de boşanma konusundaki avukatlık ücretleridir. Çünkü boşanma konusunda yapılan en önemli masraf kalemi avukata verilen ücrettir. Boşanma davasında avukatlık ücreti , avukatınızın deneyimi , sizin gelir durumunuz , davanızın anlaşmalı boşanma davası veya çekişmeli boşanma davası olması gibi kriterlere göre değişiklik göstermektedir. Eğer boşanma davasında ayrıca istenecek değerlerin (maddi , manevi tazminat vs gibi) kazanılması halinde bu değerlerin yüzde onbeşinin avukatlık ücreti olacağı kararlaştırılabilir.
Anlaşmalı boşanma davaları daha kısa sürede bittiği için genelde ücreti de çekişmeli boşanma davalarına göre daha düşük olur. Çekişmeli boşanma davalarında avukatlık ücreti daha yüksek olur.
Davanızın açıldıktan sonra kazanılması halinde avukatınız , karşı taraftan belli bir miktarda avukatlık ücreti almaya hak eder. Aynı şekilde siz davanızı kaybederseniz karşı tarafın avukatı da sizden belli bir miktarda avukatlık ücreti alacaktır.
- Boşanma Davasında Ne İstediğinize İyi Karar Verin ve Bunu Avukatınıza Söyleyin
Boşanma davasında diğer önemli bir nokta da gerçekten ne istediğinizi tespit etmektir. Kafanızda soru işareti olan noktalarda avukatınızdan yardım alabilirsiniz. Her zaman hatırlanmalıdır ki alınması gerek kararı avukatınız değil siz alacaksınız. Tazminat istiyor musunuz , tedbir nafakası veya yoksulluk nafakası alacak mısınız , velayet kimde kalacak , ev eşyaları ve ziynet eşyalarında durumunuz ne olacak gibi sorulara net yanıtlar vermeniz gerekmektedir. Bu konuda vereceğiniz cevaplar net olduktan sonra bunları avukatınızla paylaşın ve dava yol haritanızı birlikte çizin.
- Avukatınıza Vekaletname Verin
Artık ne istediğinizi biliyorsunuz ve bir avukatla da anlaştınız. Bundan sonra sıra vekaletname vermeye geldi. Notere boşanma vekaletnamesi çıkartmaya giderken yanınıza iki tane vesikalık fotoğrafınızı almayı ve notere boşanma vekaletnamesi istediğinizi söylemeyi unutmayın. Bu durum tanıma tenfiz davaları için çıkarılacak vekaletnamede de geçerlidir.
- Avukatınıza Detaylı Bilgi Verin
Vekaletnamenizi çıkardıktan sonra dava açma hazırlığı olarak avukatınıza gittiğinizde eşinizle olan durumunuz hakkında ayrıntılı bilgi vermeniz tavsiye ediyoruz. Avukatınızdan gizlediğiniz her bilgi yarın sizin aleyhinize gerçekleşen bir durum olarak karşınıza çıkacaktır.
- Avukatınız Dava Açmadan Önce Dava Dilekçenizi Okuyun
Avukatınızdan dava dilekçesini (veya cevap dilekçesini) yazdıktan sonra size göndermesini isteyin. Bu dilekçeyi inceleyip eksik veya yanlış olan hususları düzeltebilir ve tamamlayabilirsiniz.
- Avukatınızın Dava Açması
Tüm bu aşamalardan sonra avukatınız boşanma davanızı açacaktır. Boşanma davanızın açıldığı tarih önemlidir. Çünkü boşanma davasında hakim davanın açıldığı tarihe kadarki gerçekleşen boşanma olaylarını ve sebeplerini inceleyecektir. Dolayısıyla boşanma davası açıldıktan sonra eşler arasında gerçekleşen yeni olaylar davanın konusunu oluşturmayacaktır.
Bir boşanma davası ne kadar sürer ?
Boşanma davasının ne kadar süreceği davanın açıldığı adliyedeki iş yoğunluğuna ve boşanma davasının türüne bağlıdır.
Anlaşmalı boşanma davaları en kısa süren boşanma davası türüdür. Bir duruşma sonunda anlaşmalı boşanmaya karar verilir. Anlaşmalı boşanma olmayan boşanma davalarına çekişmeli boşanma davaları denir. Davacılar ve davalılar (taraflar) birbirleri hakkında farklı iddia ve talepte bulundukları için bu davalarda hakim daha fazla araştırma yapmakta ve pek çok tanık dinlemektedir. Bu durum da yargılamanın uzamasına sebep olmaktadır. Bir boşanma davası boşanma davası dosyasının küçük ilçelerde yılda 8-9 duruşması yapılabilirken , illerde 5-6 ya düşmektedir. İstanbul’da ise pek çok adliyede yılda 3-4 duruşma yapılabilmektedir. Küçük ilçelerde boşanma davasın duruşmaları 1 yılda biterken İstanbul’da 2 yılı bulabilmektedir. Bundan sonra çoğu zaman dosya temyiz incelemesi için Yargıtay’a gitmekte ve dosyalar 1-1,5 sene arasında dönmektedir.
Bu bilgilere göre çekişmeli bir boşanma davasının tam anlamıyla sona ermesi yaklaşık 3 yılı bulmaktadır. Anlaşmalı boşanma davasında ise bu süre adliye yoğunluğuna göre 1 ila 4 ay arasında değişmektedir.
Yargıtay’dan boşanan kadına pozitif ayrımcılık Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruya ilişkin kararında, çocuğuna kendi soyadını vermek isteyen kadın haklı bulanarak, kadının çocuğuna soyadını verememesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğu vurgulanmıştı. Bu kez de Yargıtay, çocuğunun velayetini alan annenin yurtdışına çıkışta boşandığı eşinden izin alma zorunluluğu bulunmadığına karar verdi. İzmir’de eşinden boşanan kadın, velayetini aldığı çocuğuyla yurtdışı gezisine gitmek istedi. Kadın, babasının izni olmadığından çocuğunu yurtdışına çıkaramadı. Boşandığı eşinin çocuğunu yurtdışına götürmesini engellemek isteyen baba, velayet düzenlemesi davası açarak, velayet kapsamında, “yurtdışı gezilerinde baba izninin aranması”nı istedi. Davayı kabul eden İzmir 6. Aile Mahkemesi, velayet şartları arasına “yurtdışı gezilerinde baba izninin aranması”nın da eklenmesine hükmetti. Kararın anne tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. İstemin reddedilmesi gerektiği vurgulanan kararda, “Velayet hakkı kendisinde bulunan eşin, velayet hakkını kullanmasının doğal sonucu olarak ortak çocuğu yurtdışına çıkarması, boşandığı eşinin muvafakatine bağlı değildir” hükmüne yer verildi.
TRAFİK KAZASI,TAZMİNAT VE HAKLARIMIZ.
Trafik kazasını kısaca tanımlamak istersek; karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve maddi, manevi hasarla sonuçlanan olaylara trafik kazası denir.
Ülkemizde her gün yaklaşık 600 ve her saat 25 trafik kazası olmakta günde maalesef 5-20 kişi vefat etmekte, 200 kişi de yaralanmaktadır. Özellikle Ramazan ve kurban bayram tatilleri sonrasında ve öncesinde bu rakam artmaktadır. Dikkatli sürüş güvenliği eğitimi, aracınızda aktif kaza emniyeti ve pasif emniyet tedbirleri alınmalıdır.
Kaza sonrası ne yapmalıyız ?
Sadece maddi hasarlı kaza ise araç sürücülerinin tutanak tutması yeterlidir. (Fakat resmi devlet araçlarının karıştığı kazalarda polis/jandarma tutanağı aranmaktadır.)
Yaralama,ölüm varsa veya anlaşamıyorsanız polis veya jandarmayı arayınız.
Kaza tutanağı düzenledikten sonra, Araçların ruhsatları, Sigorta poliçeleri ve hemen hemen artık herkeste bulunan cep telefonlarınızı kullanarak hasarlı araçların, kazanın meydana geldiği çevrenin fotoğraflarını çekmelisiniz. Sonrasında ise sigorta şirketini arayarak durumu ihbar ederek; hasar dosyası açtırınız. Tedavi belgelerini hastaneden almayı unutmayın. Gider makbuzları da çok önemli.
KASKO İLE ZORUNLU SİGORTA NEDİR
Zorunlu trafik sigortası yapıldığı aracın zararını karşılamaz sadece zarar verdiği diğer aracın ya da kişinin zararını karşılar.
Kaskonuz ise sizin zararınızın tamamını ve karşı tarafın kusuru ve teminat oranında zararını ödeyecektir. Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ise kusurlu olan aracın zararını ödemez.
KUSUR DURUMUNA NASIL İTİRAZ EDEBİLİRİZ.
Mahkeme yoluna başvurarak veya TRAMER kaza tutanaklarınızı inceleyip kusur durumunu inceleyecek varsa itirazlarınızı Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezdindeki SİGORTA TAHKİM KOMİSYONUNA kusur durumuna ait tespit için İTİRAZ EDEBİLİRSİNİZ.
Sigorta Poliçesi yoksa ya da kazaya karışanı tespit edememişseniz, ne yapmalıyız
Kazaya karışan aracın poliçesi yoksa ya da tarihi geçmişse ya da vurup kaçmışsa
+Tedavi giderlerinizi
+Sakatlık tazminatınızı
+Ölüm varsa destekten yoksun kalma tazminatı zararlarınızı Güvence hesabından talep edebilirsiniz.
Araçtaki hasarlar, manevi tazminat talepleri GÜVENCE HESABI nın dışındadır ve ödeme yapılmamaktadır.
Tazminattan kimler sorumludur.
Kazayı yapan şoför, araç ruhsat sahibi, (işleteni) tazminattan birlikte müteselsilen sınırsız sorumludur. Yine aynı şekilde sigorta şirketi (ZMMS-KASKO) de limitleri dahilinde maddi tazminattan sorumludur. Manevi tazminat kural olarak sigorta sorumlu değildir. Fakat poliçesinde manevi tazminat klozu bulunan aracın karıştığı kazada sigorta manevi tazminatı da ödemektedir. Örneğin X Nakliyat yazan kamyonun karıştığı kazada, şoför,..nakliyat şirketi, aracın ruhsat sahibi vs. sorumludur.
Kaza mağduru iseniz bizi arayınız diye size gelenlere sakın inanmayınız. Mağduriyetiniz artabilir. Dava yoluyla sadece avukatlar takibini yapabilir, başka bir meslek grubu yoktur.
Trafik kazası olması halinde Ne gibi haklarınız vardır;
1-Maddi tazminat ( Sigorta şirketlerine başvurarak poliçe teminatları dahilinde zararlarınızı karşılama imkanı vardır…) Bu tazminata; tedavi giderleri, çalışamamaktan dolayı kazanç kaybı, sakatlık varsa malüliyet tazminatı, ölüm varsa destekten yoksun kalma tazminatı, araç ticari taksi, minibüs gibi ise aracın çalışamadığı günlere ait kazanç kaybı, aracın kaza geçirmesi sebebiyle araçta olan değer kaybı vs. dahildir.
Manevi tazminat (Ruhsal bütünlüğünüz bozulduğu için üzüntünün biraz olsun giderilmesi, suçlunun cezalandırılması için verilmektedir. Manevi tazminat belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınarak belirlenir. Son zamanlardaki Yargıtay içtihatları, sorumlunun kusurlunun caydırılması için tazminat miktarlarının artırılması yönündedir.)
Trafik kazası aynı zamanda iş kazası ise SGK dan malüliyet aylığı ve kazaya sebep olan kişiden aynı zamanda da işverenden maddi manevi tazminat alınabilmektedir.
2.Ceza davası (yaralanma, ölüm hallerinde polis, savcılık, mahkeme aracılığıyla hakkınızı aramalısınız. Olay sonrası tanıklarınızı bildirip dinletmeniz lehinizedir.
Trafik kazasında yaralanma varsa 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca kazanın oluşumuna sebebiyet veren kişi 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Kazada yaralanan kişide “kemik kırığı”, “organların işlevinin sürekli azalmasına” “yüzünde sabit bir iz kalmasına” ,”yaşamsal tehlike varsa” vs. hallerinde kişi 4,5 aydan 1,5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
++Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, kişi 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası artırılır ile cezalandırılır.
++Kusurlu olarak trafik kazasında bir kişinin ölümüne sebep olanlar TCK 85. Maddesine göre, 2 ila 6 yıl arası hapis cezası ile cezalandırılır.
++Eğer trafik kazası sonucunda 1’den fazla insanın ölümü ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
++ 5271 SAYILI CMK 231/5. MADDESİ UYARINCA (EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.12.2006 RG NO: 26381 KANUN NO: 5560/23) (5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, (DEĞİŞİK İBARE RGT: 08.02.2008 RG NO: 26781 KANUN NO: 5728/562) (KOD 1) iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder. Bunun için mağdurun zararının giderilmesi, kişinin sabıkasız olması gerekir. Mahkeme 5 yıllık bir denetim süresi belirler, sanık suç işlemezse verilen hüküm; davanın düşürülmesiyle ortadan kalkar. .
Zamanaşımı süresi ne kadardır.
- Trafik kazası sebebiyle maddi manevi tazminat talepleri 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 109. maddesi uyarınca “ Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.”
- Zarara yol açan eylemin aynı zamanda suç sayılan bir eylemden doğmuş olması durumunda o suçun bağlı olduğu (uzamış) ceza zamanaşımı süresidir.
Örneğin 765 sayılı TCK zamanında yani 01/06/2005 öncesi kaza meydana gelmişse ve bu kazada ölü ve aynı zamanda yaralı varsa ceza zamanaşımı olan 10 yıl için tazminat davası açma hakkı vardır.
- Kazada sadece ölüm varsa 5 yıl ceza zamanaşımı süresi içinde tazminat davasını açmanız gerekir.
- Dava konusu olay, olay gününde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 85/1. maddesinde tanımlanan taksirle bir kimsenin ölümüne yol açmak olup desteğe çarparak ölümüne neden olan davalı hakkında uygulanacak ceza davasındaki dava zamanaşımı süresi, aynı yasanın 66/1-d maddesi uyarınca 15 yıldır.
- Taksirle yaralama halinde 5237 sayılı yasayanın 89. maddesine göre dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
- Uzatılmış ceza zamanaşımı süresi zorunlu trafik sigortası hakkında da uygulanması gerektiği gibi zorunlu trafik sigortası tespit edilmeyen araç için de trafik garanti fonu hesabına karşı açacağınız davalarda da uygulanır.
- Kişi yolcu olarak araçta bulunuyor yani taşıma sözleşmesi varsa KTK hükümleri değil, TTK’nun 762 ve devamı maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Buna göre, yolcu taşıma sözleşmelerinden kaynaklanan ölüm veya cismani zarara ilişkin davalar, TTK’nun 767/5. maddesi yollaması ile BK’nun 125. maddesi gereğince on yıllık zamanaşımına tabidir.
İşçinin karıştığı kazadaki ibranamenin durumu
1-6098 sayılı TBK a göre işçinin trafik kazası sonucunda ölmesi halinde ibraname imzalaması halinde haklar zayi olmamaktadır. Yeni yasal değişikliklere göre trafik kazasında işçinin ölmesi halinde ibraname ile haksızlığın önüne geçilmiştir. TBK 420. maddesine göre – İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu halde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur. İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dahil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır. Bu maddeye göre örneğin şoför bulunan bir kişi işverenin aracıyla ya da evine işveren servisi ile giderken ölen işçinin yakınlarına tazminatın tam olarak ödenmesi yasa hükmüdür. Bir kısım parayı verip haklarımın tamamını aldım diye imzalatılan ibraname hükümsüzdür. Paranın banka kanalıyla ödenmesi şarttır. Ölenin hak sahipleri bu alacaklarını tazminat davası ile talep edebilirler. İBRANAME KİŞİYİ KURAL OLARAK BORÇTAN KURTARIRSA DA BU HALDE BORÇTAN KURTARMAZ.
Dava açılırken daha az harç ödenmektedir.
2- 1 Ekim 2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununa göre tazminat davasında normal daha az harç ödenmektedir. 6100 sayılı HMK ve harçlar kanunu uyarınca “Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat davaları”nda peşin harç yatırırken normal davalara göre 1/5 oranında harç ödeyeceklerdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile Olayda işletenin kendisine ait araçta yolcu olarak bulunduğu sırada sürücünün tam kusuruyla ölümü sonucu geride kalanların tazminat istemesi söz konusudur. Normalde işleten araç sahibi şoförünün kusurundan tam sorumludur. Fakat Yargıtay bu durumu esnetmiştir.
- Yargıtay T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas: 2011/17-787 Karar: 2012/92 Karar Tarihi: 22.02.2012 ile “dolayısıyla tam kusurlu araç şoförünün ve onun eylemlerinden sorumlu olan işletenin kusurunun, işletenin desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği; aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten tam kusurlu, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğuna göre, davalı sigorta şirketinin zararın tamamından sorumlu olduğu ve davacıların davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecekleri, oyçokluğu ile kabul edilmiştir. “ yine
- Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E, 2011/411 K sayılı ilamında, mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün mirasçılarının açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davasında da, Kanunun kapsam dışılığını düzenleyen 92. maddesinde, araç şoförünün desteğinden yoksun katanların isteyebileceği tazminatların kapsam dışı olduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmediği ve sürücünün desteğinden yoksun kalanların üçüncü kişi olduğu kabul edilerek zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tazminat talep edebilecekleri kabul edilmiştir.
- İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur,> Hal böyle olunca; aracı kullanan şoförün tam kusuruyla meydana gelen kazada, aynı zamanda onun eyleminden sorumluluğu nedeniyle kendisi de tam kusurlu kabul edilen işletenin ölümü nedeniyle talep edilen destek zararının, ölenin değil üçüncü kişi durumundaki destek tazminatı isteklilerinin zararı olduğu kabul edilmelidir.
- Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olsa idi doğrudan işleten üzerinde doğup ondan mirasçılarına intikal edeceğinden, bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecekti. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Bu nedenledir ki, Özel Dairenin davacıları üçüncü kişi kabul etmesine karşın, zararlarını ve buna bağlı tazminat haklarını muris üzerinde doğmuş bir hak olarak kabul etmesi ve bu kabul şekline göre vardığı sonuç çoğunlukça kabul görmemiştir.
- 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten tam kusurlu, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğuna göre, davalı sigorta şirketinin zararın tamamından sorumlu olduğu ve davacıların davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecekleri, oyçokluğu ile kabul edilmiştir.
Kazasız,sağlıklı günler dilerim.
Av.Hasan ATILGAN